1915 Gerçekliği ve Altıncı Tez : Tehcir Ölü Sayısı

Mehmet Polatel ve Nazife Koşukoğlu'nun kaleme almış oldukları "Resmi Tarihi Sınıfta Bırakan 10 Çürük Tez" adlı makale 6 Ocak 2012'de AGOS'ta yayınlanmıştı. 3 Mart 2013'den bugüne ilk beş tezi irdeleyen beş yazım bu blogda çıktı. Altıncı  tez olarak ele alınan konu, 'Ölü sayısı abartılıyor' başlığı altında "Tehcir edilenlerin sayısı 500 bindir. 200 bin kadar ölüm vardır' alt başlığı ile açılarak Murat Bardakçı[1] 'nın kitabına dayanan bir karşı tezle şöyle çürütülmeye çalışılmıştır:

Tehcir edilenlerin ve insani kaybın sayısını az gösterme eğilimi Murat Bardakçı’nın Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi’ni yayımlamasıyla sekteye uğradı, zira Talat Paşa’ya göre tehcir edilen Ermenilerin sayısı resmi tarih anlatısının çok üzerindedir. ... Resmi tarih anlatısının baz aldığı 500 bin rakamı, Suriye çöllerindeki kamplara ulaşabilen Ermenilerin sayısıdır. Bu belgelerin savaş koşulları altında yazıldığı ve önemli arşiv belgelerinin yok edildiği dikkate alındığında tehcirle ilgili kesin sayılara ulaşmanın mümkün olmadığı söylenebilir. Böyle bir çabaya girişmenin ne denli manidar olduğu da ayrıca sorgulanabilir. Öte yandan, Talat Paşa’nın kara kaplı defteri temel alındığında dahi 400 binden fazla Ermeni’nin sürgün bölgesine ulaşamadığı çok açıktır.

Bardakçı anılan kitabın önsözünde tam da şöyle der: "Tehcir belgelerindeki rakamlar Türk okuyucuya tahmin ettikleri mikdardan daha yüksek, karşı tarafa ise daha az gelecektir." (s.13) Ardından kayıplar ile ilgili hesaplama yapmak isteyenlere mukatele sırasında başta Rusya olmak üzere yabancı ülkelere giden Ermeniler'in sayısı bilinmediğinden sağlıklı bir rakama varmanın mümkün olmadığını anımsatır. Bardakçı soykırım iddiaları ile ilgili olarak "Tehciri savaş sırasında bir meşru müdafaa hakkı olarak kullanan Türkiye, soykırım gibi son derece ağır bir suçlamanın muhatabı olmayı haketmemiştir ve .... endişelere kapılmak yersizdir." (s.15) Bu ifadeleri kaleme alan bir yazarın kitabını soykırımın kanıtı olarak kullanmak insanların kitap okumamasına duyulan güvenden kaynaklanmaktadır herhalde! İlginçtir ki kitap tespit edebildiğim kadarı ile yabancı bir dile çevrilmemiş ama çarpıtılmış bir özetine dayanılarak yurtdışında da çok referans almıştır. Tam çevrilseydi referans verilemezdi, çünkü oralarda insanlar irdelerler ve durum süratle ortaya çıkar. Bardakçı,  23 Aralık 2011 günlü HaberTürk'te yayınlanan "Kitabımın Yakasını Rahat Bırakın"  adlı yazısını şu cümlelerle sonlandırıyordu: "Ermeni veya Müslüman olsun, 1915'te ölenlerin sayısını kesin olarak tespit etmek mümkün değildir" diye defalarca yazdım. ... Ya zahmet buyurup okuduklarını anlasınlar, ya da kitabımın yakasını bıraksınlar."[2] Bardakçı, yurt dışında Black Book diye anılan kitabın çarpıtılmış bir özetinin Gomidas tarafından yayınlandığını da yine HaberTürk'te 8 Ağustos 2011'de "Diyaspora Kitabımı Çaldı" başlıklı yazı ile açıklamış ve tepkisini dile getirmiştir.[3]

Tehcir Kanunu
Bardakçı'nın yorumsuz olarak belge sunduğu kitabın bir analizini yapan Kemal Çiçek[4] belgelerin sunulma amacının Talat Paşa'nın, Muhacir İdaresinin bütün faaliyetleri hakkında genel bir fikir edinmesi olduğuna dikkat çeker. Çünkü yalnız tehcir edilenler değil, Balkanlardan ve Doğu Anadolu'dan muhacir olarak gelenlerin sayılarının yanısıra, muhacirlerin yerleştirilebileceği boşalmış konutlar, ürünü kaldırılması gereken tarlalar gibi toplumsal ve ekonomik yaşamın idamesine yönelik bilgiler, yerleri değiştirilen Ermeni ve Müslümanların nakilleri için ayrılan bütçe ve yapılan harcamalarla işin mali boyutunu ortaya koyacak verilerin toplandığı görülmektedir. Tarih taşımayan ve resmi olmayan belgelere bir bütün olarak bakıldığında kaç kişiye ne olduğundan ziyade, işin sosyo-ekonomik boyutu ile ilgili bir tablo oluşturdukları göze çarpmaktadır. Bu tablonun ne ölçüde tam olduğu da bilinmemektedir. Örneğin önce Zeytun'dan Konya'ya, sonra Konya'dan Zor'a sevkedilenlerin bir kez mi,  iki kez mi sayıldığını anlamak sanırım pek mümkün görünmemektedir. Aynı şekilde yanlışlıkla tehcir edilip sonra yerlerine geri getirilenler bu sayılara dahil midir, değil midir, bilemiyoruz. Çiçek, daha önce ATASE tarafından bu sayılara yakın sayıların yayınlanmış olduğunu belirtirken Bardakçı'nın bu sayılardan basit hesaplamalarla çıkarım yapılamayacağı konusunda uyarısının yerindeliğini vurgulamakta ve bazı verilere de şu ifadelerle dikkat çekmektedir: "Hâlbuki Near East Relief (NER) tarafından temin edilen ve Milletler Cemiyeti'ne sunulan Kasım 1922 tarihini tasıyan bir belgede dünya Emeni nüfusunun 3.004.000 olduğu bu nüfusun 817.873'ünün mülteci statüsündeki Osmanlı Ermeni'si olduğu kaydedilmistir. Üstelik bu sayı, Türkiye'de İslamiyet'i kabul etmis Ermenileri içermemektedir." Çiçek tarafından 109. sayfadaki tabloda yer alan "Elyevm bulunan yerli ahali" başlığı altında verilen toplam 284.157 nüfusun tehcirden sonra hayatta kalanlar değil, tehcirden muaf tutularak sevk edilmeyen Ermeniler olarak okunmasının daha doğru olacağı yönünde yapılan yorumu not etmekte yarar vardır.

Yusuf Halaçoğlu[5]'nun batı kaynaklarından derlenmiş belgeleri de içeren Ermenilerin Suriye'ye Nakli: Sürgün mü, Soykırım mı? başlıklı kitabının 15-23. sayfalarında yer alan  sayısal veriler incelenmeye değer.  Örneğin kendi iradesi ile Kafkaslar ve Rusya yönünde sınır dışına çıkanların sayısını 1915 - 1925 yılları arasında 250.000- 570.000 arasında veren 12 değişik kaynağı tablo halinde sunmaktadır (s. 16). 18.12.1918 tarihinde dönüş kararnamesinin çıkmasının ardından evine dönenlerin sayısının 644.900 olduğunu gösteren Ermeni Patrikhanesi tarafından hazırlanmış olup ABD Arşivlerinde bulunan belgenin künyesine de yer verilmiştir (s.17).

Ancak çok kaba tahminlerin yapılabildiği bilindiği halde, yine de sayıların merak konusu olması insanın doğasının bir gereği. Burada insanın doğasına aykırı olan Ermenilerin nedense kaç Müslümanın muhacir olduğunu, kaç Müslümanın konaklara, kuyulara, camilere doldurularak kitle halinde imha edildiğini hiç merak etmemeleridir. Buna da şaşmamak gerekir. Çünkü, dünya kamuoyundan o yıllarda ustalıkla saklanmış bu gerçekler, yani Wilson'un benimsenen, çoğunluk kimde ise o yönetir ilkesinin koşullarını karşılamak için atalarının toprağı diye sahip olmak istedikleri, ama artık azınlığa düşmüş oldukları bu bölgelerde nüfus oranlarını değiştirmek için etnik temizlik yaptıkları dünya kamuoyu tarafından farkedildiği anda yanlarında muhtemelen pek kimse kalmayacaktır.  Ermenilerin etnik temizlik uyguladıkları  Justin McCarthy[6] tarafından Death and Exile adlı kitabında işlenmiştir. Ölüm ve Sürgün başlığı ile kitap Bilge Umar tarafından Türkçe'ye de kazandırılmıştır. Ermeniler bir devlet kurabilmek, Osmanlı ise kendini korumak amacıyla hareket etmiş, karşılıklı acılar yaşanmıştır. Bazı çevreler, etnik temizlik, soykırım gibi olaylarda devletin sorumlu olduğu noktasından hareketle, Ermenilerin o dönemde bir devletleri olmadığı için Müslüman kırımından yasal olarak yine Osmanlı Devletinin sorumlu olduğunu savlamaktadırlar. Bir devletin kendisine karşı yapılanlardan sorumlu tutulması kadar mantık dışı bir şey olamaz. Yasalar insanlar için, adaleti sağlamak için yapılırlar. Çeteler, Daşnak Partisi ve bazılarının uzantıları halen Ermenistan Cumhuriyeti yönetimi ve siyasetinde yer alan diğer siyasi oluşumlar tarafından örgütleniyordu ve 1918 yılında Daşnaklar bir devlet kurdular. Katliamları yönetenler Ermenilerin kahramanlarıdır. Uluslararası hukuk eğer Ermenistan'ın 1890'lardan 1920 yılına dek Osmanlı Devleti'ne karşı gerilla savaşı yöntemiyle çeteler kurarak verilen Ulusal Bağımsızlık mücadelesi süresince egemen olmak istediği bölgelerde Müslüman sivil halka uygulanan etnik temizliğin hesabını vermesi için yargı yolunu açamıyorsa yasalar değişmelidir. Haksız bir savaşta başarısız olmak suçların üstünün örtülmesi için gerekçe olmamalıdır. 1991'de bağımsızlığını kazanan Ermenistan eğer Sovyet rejimi altında imzalamak zorunda kaldığı Kars Antlaşmasını reddediyorsa, imzaladığı ama onayı Sovyet rejiminin gelmesi ile yarım kalan Gümrü Anlaşmasını onaylaması gerekir. Sevr Ermenilerin taraf olmadığı, imzalanmamış kağıt üzerinde kalmış bir anlaşmadır. Sevr'i canlandırmaya kalkışmak Türkiye'yi yok saymaktır. Bu çok büyük bir haddini bilmezliktir. Ermenistan bu konuda geri adım atmalıdır. Bunları söylerken aslında 98 yıl öncesinin hesabını Ermenistan'dan sormamızı istemiyorum. Bu yasal yol açık olsun, ama biz kullanmayalım. İsteğim sadece Ermenistan'ın masum olmadığının anlaşılması ve diyasporanın anlamsız taleplerinden ve Türkiye'yi dünya kamuoyu önünde küçültme çabalarından vazgeçmesidir. Bugün önemli olan yersiz  suçlamaları ve geçmişin acılarını bir kenara koyarak eski dostluğun yeniden nasıl ihdas edilebileceğini bulmaktır. Aksi takdirde Bardakçı'nın deyişi ile ceset sayarak bir yere varılması mümkün görünmemektedir.
------------------------------------------

Bu blogun teması ve bu yazının konusu dışında kalsa da, değinmişken Murat Bardakçı'nın Talat Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi adlı kitabının büyük bir emek ürünü ve okunmaya değer bir kitap olduğunu belirtmek gerek.  Bardakçı'nın, "hoşlanalım veya hoşlanmayalım, ... İttihad ve Terakki'nin hatasıyla ve sevabıyla bize ait olduğuna inanmak zorundayız."(s.16) deyişi bir gerçeği yansıtıyor. Bizim için zorlu bir dönemi anlamamıza yardımcı olmasının ötesinde, eşine elmasım diye hitap eden sevgi, özlem dolu bir erkek ve eşinin ölümünden kendi ölümüne dek geçen zamanda sevgisini yüreğinde eksiltmeden korumuş bir kadının öyküsü kitabın diğer bir boyutu. Her ne kadar idealleri paylaşılmasa da; kader ortaklığı yapmış idealist dostların birbirlerine mektupları da kitabın diğer ilginç bir bölümünü oluşturuyor. Batıda üretilen, batının ihtiyaçları doğrultusunda o gün yüceltilen, bugünse yerden yere vurulan milliyeçiliğin gerek Türk, gerekse Ermeni yurtseverlerinin ve sıradan insanlarının yaşamlarını nasıl bir trajediye çevirdiği ibret verici bir olgu. Keşke insanlık tarihten ders alsa.

Kaynaklar

1) Bardakçı, Murat. Talat Paşa'nın Evrak_ı Metrukesi. 2. bsm. İstanbul: Everest, 2009.
 
2) Bardakçı, Murat. "Kitabımın Yakasını Rahat Bırakın," HaberTürk, 23 Aralık 2011. http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/699606-kitabimin-yakasini-rahat-birakin. 09.04.2013'te erişildi.

3) Bardakçı, Murat. "Diyaspora Kitabımı Çaldı," HaberTürk, 8 Ağustos 2011. http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/656496-diyaspora-kitabimi-caldi. 09.04.2013'te erişildi.

4) Çiçek, Kemal. Makale Tahlili / Review Article : Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrûkesi: Belgeli, Yorumsuz Bir
Kitabının Düsündürdükleri. 
http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/DJEGSex13sVRNH4dCLsmgK0CqQ7eLt.pdf. 07.04.2013 tarihinde erişildi.

5) Halaçoğlu, Yusuf. Ermenilerin Suriye'ye Nakli: Sürgün mü, Soykırım mı?  Belgeler. http://www.ttk.org.tr/templates/resimler/File/01.pdf. 09.04.2013 tarihinde erişildi.

6) McCarthy, Justin. Death and Exile: The Ethnic Cleansing of Ottoman Muslims, 1821-1922 (Princeton: Darwin Press, 1995)

 


Selma Aslan'a ait Ermeni Soykırımı : Gerçek mi, Yersiz İddia mı? blogu yazılarından ticari olmayan amaçlar için içeriği değiştirilmeden kaynak gösterilerek adil kullanım ölçüsünde yararlanılabilir. (Creative Commons Attribution-Gayriticari-NoDerivs 3.0 Unported License)
 

Comments