Sayın Cem Özdemir Baltayı Taşa Vurdu! Kütahya Valisi Kökenli Olmanın Ağırlığı

Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı ve Alman Parlamentosu tarafından benimsenen "Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermenilere ve diğer Hristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması" Kararı'nın mimarı olduğu söylenen Cem Özdemir, aldığı tepkiler üzerine bir açıklama yapmak gereği duyarak Deutsche Welle Türkçe'ye "Benim kökenimde Enver, Talat paşalar değil, Ermenileri koruyan Kütahya valisi var"  demiş bulunmaktadır. Bunu söylerken Sayın Özdemir, ifadesinin kendi içinde ne kadar çelişik olduğunun ve kendisine nasıl bir yeni misyon yüklediğinin muhtemelen farkında değildi. Olsaydı bu ifadeyi kullanır mıydı acaba, bilinmez.

Tehcire tabi tutulmak istenen 3.000 Ermeni ailesinin sorumluluğunu yüklenerek Kütahya'da koruması altına alan Mutasarrıf Faik Ali [Ozansoy] Bey kendisine şükran duyan Ermenilerden bir ricada bulunmuştu: "Bütün o olayların milletin kusurundan dolayı değil, ancak bazı çiğ süt emmiş vatan hainlerinin eser-i cinayeti olduğunu ve Türk vatandaşlarının o suçlardan yüz çevirmiş bulunduğunu dünyaya ve insanlığa en gür sesinizle ilân etmek de vicdani görevinizdir. Evet, Ermenilerin de Türkler kadar mağdur, Türklerin de Ermeniler kadar mağdur ve mazur olduğunu siz de bizimle beraber ilân ediniz". Bu görev, kökenine "KütahyaValisi"ni koyan kişinin de devraldığı bir miras olsa gerektir. Diğer önemli bir nokta ise Faik Ali Bey'in bu korumayı,  sorumluluk yüklenerek Talat Paşa'yı ikna etmesi yoluyla, yani Talat Paşa'nın onayı ile gerçekleştirmiş olmasıdır. Bu durumda, Kütahya Valisi'ne şükran duyanların, Talat Paşa'ya da şükran duyması gerektiği düşünülebilir.

Bu bilgilerin ışığında Sayın Cem Özdemir'e aşağıda metni yer alan e-posta iletisini göndermiş ve mesajı Deutsche Welle'ye de kopyalamış bulunuyorum:

"Sanırım Deutsche Welle'ye yaptığınız bir açıklamada "Kütahya Valisi gibi ‘Benim bölgemde Ermenilerin kılına dokunanlar benim kapımdan geçmek mecburiyetinde' diyenler mi? Ben onları köken olarak kabul ediyorum" demişsiniz. Bunu söylerken Kütahya Mutasarrıfı Faik Ali [Ozansoy] Bey'in koruması altına aldığı Ermenilere yazdığı aşağıdaki mektuptan haberdar değildiniz herhalde diye düşünüyorum. Çünkü haberdar olsaydınız soykırım iddialarının böylesine sahipliğini yaptıktan sonra onun adını anmazdınız herhalde. Eğer samimiyetle Faik Ali Bey'in izindeyseniz omuzunuza zor bir yük aldınız. Alınan Karar'dan 10 dakika sonra geri çekilmesi için yapılan başvuruya destek vermek ve İsveç örneğinde olduğu gibi Karar'ın rafa kaldırılmasını sağlamak konusunda da aynı gayretle çalışırsınız umarım.  Sizi Faik Ali Bey'in mektubu ve vicdanınızla baş başa bırakmadan önce Faik Ali Bey'in Talat Paşa'yı ikna edip onayını alarak 3.000 Ermeni ailesinin sorumluluğunu yüklenip Kütahya'da tuttuğunu bilginize sunmak isterim. 2013 yılında Talat Paşa'ya katil diyenler için yazdığım bir yazıyı izninizle size de takdim etmek isterim, bağlantı adresi mektubun altındadır."

Faik Ali [Ozansoy] Bey'in kurtardığı Ermenilere mektubu:

“… teşekkür ederken cümlenize bir şeyi de hatırlatmak, evet bu acize karşı kendinizce yerine getirilmesi gerekli gördüğünüz vazifeden daha büyük bir göreviniz olduğunu hatırlatmak isterim: Pek âlâ bilirsiniz ki sizi feci olaylardan zarar görmüş olmaktan korumayı bir devlet ve insanlık vazifesi kabul ederek çalıştığım zaman Kütahya’nın merkez ve merkeze bağlı olan yerlerdeki Müslüman halkı tam olarak benimle aynı fikir ve hislerde buluşmuş ve hatta başka vilâyet ve sancaklardan o olayların şiddeti karşısında düşe kalka topraklarınıza sığınan sayısız Ermeni ailelerine misafirperverlik göstermişti. Buradan [Kütahya] veya dışarıdan olun, hepiniz malınızın, canınızın, ırzınızın ne olursa olsun emniyete alındığını gördünüz. İşte bunu hiç unutmamak en büyük vazifenizdir.

Hayır, unutmamak yetmez. Bütün o olayların milletin kusurundan dolayı değil, ancak bazı çiğ süt emmiş vatan hainlerinin eser-i cinayeti olduğunu ve Türk vatandaşlarının o suçlardan yüz çevirmiş bulunduğunu dünyaya ve insanlığa en gür sesinizle ilân etmek de vicdani görevinizdir. Evet, Ermenilerin de Türkler kadar mağdur, Türklerin de Ermeniler kadar mağdur ve mazur olduğunu siz de bizimle beraber ilân ediniz

Bu savaş ve katliamın vebalini, ona yol açan kişilerin amel defterinden ve imalinden çıkararak bütün insanlığın tarihine kayıt ve mal etmekle, hakikatin ve doğruluğun ruhu çiğnenmiş olacağı gibi esasen o felaketin bir parçası ve birkaç veya birkaç yüz kişinin işi olan o Ermeni vakasından da bir toplumun milyonlarca masum fertleri mesul edilmek ve azarlanmak istenilirse, bundan da hepimizin büyük bir yoksulluk çekerek aradığımız ve beklediğimiz insani ve ilahi adalet müteessir ve rencide olur.

İşte bu hakikati siz de bizimle beraber gerekli görür ve ilân ederseniz adalete yalnız şahsen muhtaç ve talepkâr değil mutlak surette taraftar olduğunuzu ve beslediğinizi de göstermekle bir kat daha hak ettiğinizi ispatlamış ve layık olduğunuzu göstermiş olursunuz.

Sonsuz saygılarımın kabulüyle kalbi muhabbetinizin devamını rica ederim."
(http://ermenisoykirimi-soykirim-zorunlugoc.blogspot.com.tr/2013/10/kutahya-mutasarrf-ve-sair-faik-ali.html)

Talat Pasha and Armenians
http://armenianholocaustmystory.blogspot.com.tr/2013/10/talat-pasha-and-armenians.html

Vatan Partisi Avrupa Temsilciliği, sözde soykırım kararının Alman Meclisi tarafından geri alınması istemiyle Alman Meclisi'ne resmen başvuruda bulunmuştur. Başvuruyu yapan Vatan Partisi Avrupa Temsilcisi Beyhan Yıldırım, kararın uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulamış ve Alman Meclisi'ne yapılan yazılı başvuruda, Alman Meclisi'nin BM 1948 Soykırım Sözleşmesi'ne ve AİHM'nin Perinçek-İsviçre Davası Kararı'na (2013/2015) aykırı davrandığı belirtilmiştir. İsviçre'de olduğu gibi Almanya'da da hukuki olgular karşısında bu kararın geri çekilmesi beklenmektedir.

Kütahya Valisi'ni kökenine koyan kişinin, alınan kararın iptali konusunda çaba göstermesi boynunun borcu değil midir? 2001 yılında parlamentoların bu konuda karar almalarının doğru olmadığı görüşünü savunan (Frankfurter Allgemeine, 5. April. 2001), 2015 yılında ise Alman Parlamentosu'nun 2005 yılında aldığı kararı, bu kez konunun ders kitaplarında işlenmesi vurgusu ile yeniden gündemine alması için harekete geçen Özdemir'in bu mektup ışığında konuya yaklaşımını gözden geçirmesini dilerim.

Almanya'nın dördüncü kuşaktan kendi çocukları olan Türk kökenli çocukları düşünerek ve içine düştüğü hukuki açmazdan kurtulmak için en kısa zamanda hatasını düzelteceğini umarım.

Türklerin bu kararı ciddiye alacağını düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar. Hukuken haklı ve güçlü olduğumuzu bildiğimiz yerde, 1. Dünya Savaşı boyunca yürütülen psikolojik savaşla yaratılan algının, savaş sonrasında da  korunması ve pekiştirilmesi süreci içinde Batı toplumunda kemikleştirdiği gerçeklikten uzak fikirleri gerçekmiş gibi politik baskı yoluyla bize de kabul ettirme çabalarını ciddiye almamız asla beklenmemeli. Biz ne yaşadığımızı biliyoruz. Kimsenin bize anlatmasına ihtiyacımız yok.  Batı gerçeklerle yüzleşmeli, yok saydığı belgeleri, olguları artık görmeli ve taşlar yerine oturtulmalıdır ki diyalog kurulabilsin, çözüm üretilebilsin. Çocukların genç beyinlerine kendi ailelerinin yaşadığı gerçekliğe aykırı, aslı astarı olmayan şeyleri gerçek diye enjekte etmeye çalışarak hiç bir çözüme varılamaz. Eğer bu yanlıştan dönülmezse, ailelerin çocuklarının eğitimi sorumluluğunu kendilerinin yüklenmesi ve bunun içinde bilgi eksikliklerini süratle gidermeleri gerekir. Eğitim yılı başlamadan çocuklarını karşılaşabilecekleri durumlara hazırlamalarında ve bilgilendirmelerinde büyük yarar olacaktır. Türkler bir şeyler olduktan sonra ah, vah etmekten vaz geçip, proaktif davranmayı, olabileceklere karşı önlemler almayı yaşam biçimlerinin bir parçası haline getirmek zorundadırlar.


Söz konusu Karar alınmadan  önce Alman milletvekillerine gönderdiğim mesajlar aşağıdaki adreslerde görülebilir:

230 milletvekiline gönderilen ilk mesaj:
http://armenianholocaustmystory.blogspot.com/2016/05/message-sent-to-german-bundestag.html

Yeşillerden aldığım üç yanıta benim verdiğim karşılık:
http://armenianholocaustmystory.blogspot.com/2016/06/exchange-of-ideas-with-greens.html

Bu yazışmanın ışığında 630 milletvekiline gönderdiğim gözden geçirilmiş mesaj:
http://armenianholocaustmystory.blogspot.com/2016/06/message-sent-to-german-bundestag.html

Selma Aslan'a ait Ermeni Soykırımı : Gerçek mi, Yersiz İddia mı? blogu yazılarından ticari olmayan amaçlar için içeriği değiştirilmeden kaynak gösterilerek adil kullanım ölçüsünde yararlanılabilir. (Creative Commons Attribution-Gayriticari-NoDerivs 3.0 Unported License)

Comments