24 Nisan 2014 yaklaşırken

Bu blogda yayınlanmış yazılarım dışında başlayıp tamamlayamadığım bazı taslaklar da var. Bugün bir bilgi ararken  24 Nisan 2013 Anma gününün ardından geçen yıl çiziktirdiklerimi buldum. Üstünden özenle geçmeye, tamamlamaya vakit olmadı, şöyle bir göz atıp, kalem oynatıp olabildiği kadarıyla paylaşıyorum çünkü geciktim, Nisan 24 yine geliveriyor işte.

Yalnız öncelikle bir anımsatma eklemek isterim. 2013 programı maalesef 3.000 Ermeni ailesini Kütahya'da kanatlarının altına alan Vali Faik Ali Bey'in mezarına yapılan bir ziyareti de kapsıyordu. Maalesef çünkü Faik Ali Bey adının soykırım iddiaları ile birlikte anılmasını asla istemeyecek bir yurtseverdi ve ailesi de bu ziyarete karşı çıkmıştı. Faik Ali Bey'in koruduğu Ermenilerden bir ricası vardı:

“… bir göreviniz olduğunu hatırlatmak isterim: Pekâlâ bilirsiniz ki sizi feci olaylardan zarar görmüş olmaktan korumayı bir devlet ve insanlık vazifesi kabul ederek çalıştığım zaman Kütahya’nın merkez ve merkeze bağlı olan yerlerdeki Müslüman halkı tam olarak benimle aynı fikir ve hislerde buluşmuş ve hatta başka vilâyet ve sancaklardan o olayların şiddeti karşısında düşe kalka topraklarınıza sığınan sayısız Ermeni ailelerine misafirperverlik göstermişti. ... Bütün o olayların milletin kusurundan dolayı değil, ancak bazı çiğ süt emmiş vatan hainlerinin eser-i cinayeti olduğunu ve Türk vatandaşlarının o suçlardan yüz çevirmiş bulunduğunu dünyaya ve insanlığa en gür sesinizle ilân etmek de vicdani görevinizdir. Evet, Ermenilerin de Türkler kadar mağdur, Türklerin de Ermeniler kadar mağdur ve mazur olduğunu siz de bizimle beraber ilân ediniz. devamı için tıklayınız"

Ani (Kars)
Eğer 24 Nisan programını hazırlayanlar onurlu kişilerse Faik Ali Bey'in mesajına programlarında yer vermeli ve geçen yıl yaptıkları ziyaret için özür dilemeliler. Faik Ali Bey'in görüşüne katılmadıklarını söyleyebilirler ama onu kendileri gibi düşünen bir insan olarak lanse etmeleri, ne ahlaka, ne insanlığa sığmaz.


Ve işte geçen yıl program hakkında okuduklarımın ardından tuşlarımdan dökülenler:

24 Nisan 2013'de İstanbul'da yurt dışında yaşayan diyasporadan da gelenlerle uluslararası boyut kazanan, ancak yine de 1,000 kişiyi aşmayan bir anma günü yaşandı. Gelecek yıl yurt dışından katılım daha fazla olabilir. Kültür turizmi kapsamında bir de anma  turizmi geliştirilebilir. Bunun için bazı hazırlıklar yapmak iyi olabilir. Bu yıl adları değişen ve artık var olmayan Ermeni köyleri listelendi. Bir harita üzerine bu Ermeni köyleri ve Ermenilerin yerle bir ettikleri köyler Müslüman ve Ermeni nüfusun yoğunluğunu da göstermek üzere yerleştirilip Ermeni köylerinin cephelere, asker toplama merkezlerine, ikmal hatlarına yakınlığı da belirtilebilir. O dönemde yaşananları tam yansıtabilmek açısından Anadolu toprakları yönündeki göçler de kapsama alınabilir. İsteyenlere ninelerinin dedelerinin köylerini ziyaret etmeleri için tur şirketleri paketler önerebilirler. Paket içinde Fırat boyunca bir kaç saatlik bir trekking ilgi çekebilir. Onlara kendileri Erivan'da Gök Mescit dışında Müslüman kültürün tüm izlerini silmişken bizim onların geçmişini belli bir ölçüde de olsa koruduğumuzu gösterip anlatabiliriz. Tabii gezi Urartu, Hitit, Selçuk gibi diğer dönem eserlerini de kapsamalı ki bu topraklardan pek çok kültürün gelip geçtiğini kavrasınlar. Diyarbakır gibi 720.000 nüfusun içinde Ermeniler 92.200 kişi iken [1], kentten, Balakian [2]'ın çocukluk anılarında yaptığı gibi Ermeni kenti Diyarbakır diye söz edildiği kitapları okuyup oraları salt kendilerinin sananlar gerçekliği görüp kavrasınlar, tarihi daha insaflı yargılasınlar.

Eskiden Doğu illerimizin her biri Kurtuluş günlerinde acılarını anarlardı. Kurtuluş günleri anımsanacağı üzere kaldırıldı. Birileri dünya çapında acı günü yaşarken bizim acılarımızı içimize gömmemizin beklenmesi toplumumuza büyük haksızlıktır. En büyük katliamın yapıldığı ve Ruslara kentin teslim edildiği Van İsyanı Doğu Anadolu halklarının yaşadığı acıların bir simgesi sayılarak ülke çapında anılabilir ve hatta diğer ülkeler de bugünü tanımaya davet edilebilinir. Her ne kadar Van İsyanı başlangıcı tehcirden önce 11 Nisan 1915 ise de 20 Nisan'da Rusların kente yaklaşması ile işin boyutu büyümüştür. Dolayısıyla acı günü 20 Nisan olursa aynı hafta içinde iki taraf da acılarını anabilirler. Taraflar birbirlerinin acı günlerine katılabilirler.

25 Nisan ANZAC Günü olup Avustralya ve Yeni Zelanda'dan acılarını anmaya gelen konuklarımızı ağırlamaktayız. Gezi paketlerine 1. Dünya Savaşının boyutlarının torunlar tarafından daha iyi kavranabilinmesi için Çanakkale ve Kafkas Cephesi arasındaki bağı [3] anlatmak açısından bir Doğu Anadolu turu da programa dahil edilse mesela? 20-25 Nisan'ı içine alan hafta boyunca 1. Dünya Savaşı canlandırılsa, unutulanlar anımsansa ve nefreti gömmenin yolları tartışılsa, haksız karalamalar, suçlamalar bir yana bırakılarak dostluk ve barışa yürekten içtenlikli bir yol açılsa...

Barış ve dostluktan yana olanlar 5 Mayıs 2014 tarihine dek uzlaşı çabalarına Obama'nın destek vermesi için açılan dilekçeye imza atabilirler.

100. yılına varmadan dostluğun tekrar kurulması ve 100. yılda ortak acı programının birlikte yapılabilmesi dileği ile...



1. Mutlu, Servet. “Late Ottoman Population And Its Ethnic Distribution,” Nüfusbilim Dergisi \ Turkish Journal of Population Studies, 2003, 25, 3-38 http://www.hips.hacettepe.edu.tr/nbd_cilt25/mutlu.pdf(Accessed: 22.04.2012)

2. Balakian, Peter. The Black Dog of Fate. New Yor: Perseus, 2009.

3. Turkey pays tribute to martyrs who fell in the Gallipoli Campaign, 1915.
http://armenianholocaustmystory.blogspot.com.tr/2013/03/turkey-pay-tribute-to-martyrs-who-fell.html



Comments