İsmet Berkan ve Murat Belge'ye mesajlar

Gazeteler politikalarına uygun düşmeyen yorumları yayınlamayabiliyor.  Sayın İsmet Berkan'ın  25 Nisan 2014 tarihli "Başbakanın Samimiyetinden Bize Ne?" başlıklı  yazısı hakkında yaptığım aşağıdaki yorum henüz gazetede yayınlanmadı. Burada paylaşmamda bir sakınca olmasa gerektir:

Sayın Berkan, Lozan Anlaşması düzenlemelerinden ve 30'lu yıllarda ABD ile yapılan Ticaret ve Dostluk Anlaşması çerçevesinde yapılan ödemelerden haberiniz yoksa incelemenizi önerebilir miyim? Taşnak çetelerinin (gerilla birlikleri) öldürdükleri 500 binden fazla Doğu Anadolu insanı ile topraklarını, varlarını yoklarını geride bırakarak memleketlerini terkeden 1 milyon Erivanlı Müslümandan gaspettikleri yetmemiş midir dersiniz değerli Ermenilerinizin kayıplarını karşılamaya? Ermeni çetecilerin işkencelerle, parçalayarak, yakarak, kazığa oturtarak en vahşi şekilde öldürdükleri, Rus subaylarını isyan ettiren etnik temizlik kurbanları için de içinizde bir nebze olsun kıpırtı var mı acaba?  Ben içinde nefret besleyen bir insan değilim ve Ermenilerin de iyiliğini isterim. Ama sizin gibi olaylara tek taraflı bakanlar gerçekten bu işi güçleştiriyorlar. Ben bir Doğu Anadolu insanı olarak Ermenilerden özür bekliyorum!

===========================

Bir konferansında kendisine yöneltilen bir soruya yanıtı hakkında Sn. Murat Belge'ye iletilmesi dileği ile  Taraf Gazetesine gönderdiğim mesaj:

Sayın Yetkili,

Yazarlarınızdan Sn. Murat Belge'nin doğrudan e-posta adresini tespit edemediğimden aşağıdaki mesajın kendisine iletilmesini dilerim:

Sayın Belge,

Aydınlık Gazetesinin http://www.aydinlikgazete.com/guendem/39167-tarihci-akademisyendenbelgeye-soykirim-tepkisi.html adresli web sayfasında ‘Jakoben Vesayet 'Rejimiyle Çoğunlukçu Dikta Rejimi Arasında’ konulu konferansınızın ardından sorulan “Cephe gerisinde Ermeni çetelerinin katlettiği masum, yaşlı, kadın, Kürt ve Türk çocuklardan özür dilenmesi gerekmiyor mu?” sorusuna Yüzde 10’un altında tutulan bir Ermeni azınlığın, yüzde 90’ı bulan bir çoğunluğu vurması, öldürmesi pek mümkün bir şey değil. Olsaydı bunlar çarşaf çarşaf yayınlanırdı” yanıtını verdiğinizi okudum. 

armenianholocaustmystory.blogspot.com adresli blogumda birden fazla yazıda yer verdiğim gibi Batıya göre Ermeni oranı % 30, Ruslara göre % 20 idi. % 10 oranının kaynağını paylaşırsanız sevinirim. 

Anadolu'nun Osmanlı'nın asker kaynağı olduğunu, 7 dolayında cephede savaşılırken eli silah tutan tüm erkeklerin cephede oldukları, geride çocuk, kadın ve yaşlıların 1917 Ekim Devrimi ile Ruslar çekilince az sayıdaki Rus subayın kontrol edemediği gönüllü Ermeni birlikleri ile çetelerinin insafsızlığına kaldığını bilmediğinizi öğrenmek beni çok şaşırttı. 800.000 kişinin muhacir olarak Anadolu içlerine kaçmış olduklarını da anımsamak gerek. Kazım Karabekir'in Anılarını okumak zahmetine katlandınız mı bilmiyorum. Nisan-Mayıs 1915'de Van'daki İsyanı anlatan kitap o kadar hacımlı değildir. Okuması daha kolaydır. Yanmış insanların izleri restorasyona rağmen yıllarca silinemediği için kullanılamaz hale gelmiş camiyi gözleriyle gören bir akrabam hala hayatta, Ankara'ya geldiğinizde bizzat tanıştırmak isterim. Yaşanan acıları birebir yaşayanlardan duyanları dinlemiş, ailesi etkilenmiş bir Erzurumlu olarak teessüflerimi sunuyor ve Bernard Lewis, Edward Erickson gibi Batılı yazarları okuduktan sonra Rus kaynaklarına yönelmenizi tavsiye ediyorum.

============================

Büyükelçi Alev Kılıç'ın belirttiği gibi "İçinde yaşanılan dönemin karşılıklı acıları dikkate alınmadan , maruz kalınan mağduriyetin tek yanlı ve bencilce büyük felaket olarak ifade edilmesi sosyolojik bir bakış açısıyla anlaşılabilir de olsa, bu tek yanlı algılamanın siyasi propaganda konusu olabilmesi ve siyasi amaçlara hizmet eder hale gelmesi iddiaların muhatabı Türkiye’de bir savunma refleksini harekete geçirmekte ve kendi yakın tarihinde içine gömdüğü derin acıların ve yaranın açılmasına neden olmaktadır." 

Soykırım 1948 Sözleşmesi'nde net bir şekilde tanımlanan suç için kullanılan yasal bir kavram olup 1915 Olayları kanıt yokluğunda dava konusu bile yapılamamış ve çeşitli davalarda soykırım olarak adlandırılamayacağı ortaya konmuş ve Birleşmiş Milletler 1948 Sözleşmesinin geriye dönük olmadığını belirtmişken Türkiye üzerinde siyasi olarak baskı yaratmak, bu ülkeyi ve insanlarını karalamak için bu spekülasyonun sürdürülmesi kabul edilir değildir.

Ayrıca bireysel planda yaşanmışlıkları yok saymak, yaşayanlara ve yakınlarına büyük saygısızlıktır. İnkarcılıkla suçlarken bizzat inkarcılık yapılarak bir yere varılamaz ve bu sorun çözülemez. Haksız iddialarında ısrarlı davrananların bu gerçekliği tez elden görmelerini diliyorum.

BM Temsilcimiz Çarıkçı'nın şu sözlerine kulak verelim: "... 1915 olaylarına ilişkin yapılan atıfla ilgili olarak, başkalarını damgalamaya çalışarak tarihten düşmanlık çıkarmak, geçmişe tek taraflı ve suçlayıcı bir şekilde bakmaktır. Seçici bir şefkat çağrısında bulunmak Birinci Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybetmiş herkesin anısına saygı göstermenin doğru yolu değildir. Tarihi ve hukuku siyasallaştırmak anlaşmazlıkları çözmenin yolu değildir. ... Bu, bir inanç meselesine indirgenemez. Bilgiye dayanmalıdır, bir görüşe değil. Soykırım teriminin yanlış kullanılması kavramı yıpratır ve bu suçu önleme konusunda gelecekte yapılacak çabalara zarar verir."

Kaynak

BM Temsilcisi Çarıkçı Ermeni İddialarına Yanıt Verdi. AVİM 08.03.2014. http://www.avim.org.tr/bulten/tr/84160 26.04.2014 tarihinde erişildi.

Kılıç, Alev. Ermeni Diyasporası Nasıl Etkilenmektedir. http://www.avim.org.tr/analiz_print/tr/2703. 26.04.2014 tarihinde erişildi.




Comments