Dünden Bugüne Ermeni Ülküsü ‘The Armenian Cause’ ve Tehcirle İlgili Bilgi Kaynaklarının Yeterliliği Üzerine



Dünden Bugüne Ermeni Ülküsü 'The Armenian Cause' ve Tehcirle İlgili Bilgi Kaynaklarının Yeterliliği Üzerine. On the Armenian Ideals: "The Armenian Cause" from Past to Present and the Availability of Information Sources on Relocation, İsmet Binark Armağanı [Feschrift to Ismet Binark] içinde. Yay. Haz. İshak Keskin, Ş. Nihal Somer, Nizamettin Oğuz. İstanbul: Türk Edebiyatı Vakfı, 2015. ss.45-72.
Anahtar kelimeler: Osmanlı Ermenileri, 1915 Sevk ve İskân Kanunu, Ermeni tehciri, Ermeni soykırımı iddiaları, Arşiv kaynakları





Öz
Savaş koşullarında yüksek oranda kayıplara yol açan yer değiştirmelerin yoğun yaşandığı bölgemiz coğrafyasında her bir yer değiştirmenin bedeli çok ağır olmuşken, bunlardan biri olan 1915 Sevk ve İskân Kanunu ile Ermenilerin güneye göçürülmeleri olayı bazı çevrelerde soykırım olarak nitelenmektedir. Türkiye, barış sağlandıktan sonra yaraların sarılması ve yeniden dostluklar tesis edilebilmesi için yaşanan acıları geride bırakmayı seçerek suskun bir tavrı benimserken, soykırım iddiacıları özellikle 1960’ların ortalarından itibaren aktif propaganda ve lobi çalışmaları yürütmüş ve tek mağdur rolü ile bir hayli yandaş bulmuşlardır. Olayın mahiyeti ile ilgili olarak 100 yıldır süregelen tartışmaların bir bölümü de arşiv belgelerine ulaşılamaması, arşiv belgelerinin yok edildiği gibi iddialar çerçevesinde olayla ilgili bilgi kaynaklarının yetersizliği ekseninde sürdürülmüştür. Bu çalışmada; öncesi ve sonrası ile 1915 olayları kısaca özetlenecek, ardından 1915 yılında yaşanan olayları nitelemek için yeterli kaynak olduğu ve iddiaların siyasi kazanım amaçlı olarak kasıtlı sürdürüldüğü savının geçerli olup olmadığı irdelenecektir.

1992 - 1997 yılları arasında Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü görevini yürüten ve Cumhuriyet Arşivi'nin kurucusu olan İsmet Binark'a Armağan olarak hazırlanan kitaba katkı yapma önerisi alınca kendisiyle ortak ilgi alanımıza giren Türk - Ermeni ilişkileri ve soykırım iddiaları konusunda bir makale ile bunu gerçekleştirebileceğimi düşündüm. ResearchGate üzerinden açık erişimli olarak sunulan makalenin tam metni için tıklayınız.

Binark, emekli olduktan sonra kaleme aldığı konuyla ilgili ilk yayını olan Ermenilerin “Asılsız Soykırım İddialarına” Cevap' ta “Ermeni milletini kötülemek, devlete başkaldıran bir grup komitecinin ve çetecinin marifetini, bütün Ermeni toplumuna mâl etmek gibi bir art niyetimiz de yoktur” (s. XII) der. Bu konuda yazan, araştıran Türkler genelde bir halk topluluğunu bütünüyle suçlamaktan uzak bir tavırla, incitici olmamaya özen göstermektedirler. Binark da, bu sözleriyle, bu olumlu tutumu benimsemiş olduğunu göstermiştir.

Resmi tarihin "tu kaka" ilan edilmiş olması nedeniyle bazı çevrelerin  resmi yayınları da kapsayan bu çalışmaya nasıl dudak bükeceklerini ve kategorize edeceklerini tahmin etmek zor değil. Soykırım iddiacısı kesimlerin başarı ile yaratmış oldukları bu şablonu kırmak için iddiaların geçerli olmadığını anlatmaya çalışan araştırmacılar yabancı ülke arşivlerindeki belgelere dayalı kanıtlar ortaya koymuşlardır. Binark da bu yaklaşımı benimsemiş ve çalışmalarında açık olmayan Ermenistan arşivleri dışında konuyla ilgili tüm ülkelerin arşivlerinden belgelere  yer vermiş bir araştırmacıdır.

Ben de  blog yazılarımda karşı görüşte kişilerin reddedemeyecekleri kaynaklara dayalı yazılar yazmaya özen gösterdim. Bu makalemde de gerek değindiğim gerekse referans verdiğim yayınlarda aynı şekilde özenli olmaya çalıştım.

Kendi insanını sevmeyen, doğduğu topraklara bağlılık duymayan, nasıl evrensel anlamda insansever olabilir? Dünya görüşü adına ülkesine karşı olanların yanında yer alanların, o ülkelerin insanlarının aynı şeyi yapıp yapmayacaklarını sorgulamaları ve konumlarını tartmalarında yarar vardır. Bir sisteme karşı olunabilir, bir dönemin yönetimine karşı olunabilir. Ama bu karşı görüşler ülkenin tehdit altında olması halinde arka plana düşmezse, işin ucunda vatansız, kimliksiz kalmak, değersizleşmek de söz konusu olabilir. Kalıplara sıkışıp kalmaksızın doğrumuzu, eğrimizi kendimiz ayırt edebilmeliyiz. Geçmişini bilmeyen bir toplum geleceğini sağlıklı temellere dayalı olarak kuramaz. Gerçeğimizi ve geçmişimizi güdüm altında kalmaksızın, kendi kaynaklarımızı reddetmeksizin nesnel ve bağımsız bir bakışla değerlendirebilmeliyiz.

Oğuz, Keskin ve Somer Hocalarımıza bana böyle bir katkı yapma fırsatı verdikleri için teşekkür ederim.

Comments