![]() |
Vahan Papazian |
Birkaç gün içerisinde sayıları 2345’e ulaşan tutuklamalarla Ermeni mebuslardan şairlere Ermeni toplumunun
deyim yerindeyse ‘beyni’ hedef alındı. Bu kişiler
tutuklanmalarını takiben Ayaş ve Çankırı’ya sürüldüler.
Haklarında hiçbir yargısal süreç başlatılmayan tutuklulardan
761’i öldürüldü. İlk etapta tutuklananlar arasında II.
Meşrutiyet’in ilanından itibaren İttihat Terakki ile çeşitli
ittifaklar yapan ve yasal parti statüsündeki Taşnaktsutyun ve
Hınçak partilerinin üyeleri de vardı. Fakat tutuklanan kişilerin
hepsi bu örgütlerin üyesi değildi. Bazılarının hiçbir örgütle
ilişkisi yoktu. Bu kitlesel tutuklamaların hedefinde Ermeni
toplumuna yönelik imha politikasının onlar tarafından
uluslararası kamuoyuna aktarılmasını önlemek bulunuyordu.
Elif Şafak tarafından kaleme alınan Baba ve Piç romanının
kahramanı, genç bir Ermeni Amerikan kızı olan Armanuş'un babası
da tutuklananlardan bir romancıdır ve kahramanımız da aynen
bunları söyler. Romanı okuduğumda ilgili olarak İngilizce bloğum
Armenian
Holocaust : My Story'de yayınladığım Revolutionary
Leaders, Literature and Innocence = Devrimci Liderler, Edebiyat
ve Masumiyet başlıklı yazımı Mao1' dan şu alıntı
ile açmıştım: "Devrimci
kültür geniş halk kitleleri için güçlü bir devrim silahıdır.
Devrim gelmeden önce zemini ideolojik olarak hazırlar ve devrim
hareketi boyunca, devrimci mücadelenin önemli, hatta temel
bir cephesini oluşturur." Mao,
bu konuda görüşlerini açıklarken kültür alanında çalışanların
komutanlar olduğunu ifade eder, kuram olmadan uygulama olamayacağını
belirterek kültürel hareketin, devriminin gerçekleşmesi için
önemini vurgular. 1700'lerin sonlarından başlayarak
milliyetçiliğin bir değer olarak yükseldiği ortamda gerek Ermeni
genç aydınlarının, gerekse İttihatçıların bu akımdan
etkilendiği bilinmektedir. İstibdada karşı birlikte mücadele
verdikleri bir dönem olmuştur. Polatel ve Koşukoğlu'nun da ifade
etikleri üzere Taşnaktsutyun ve Hınçak partilerinin İttihat
Terakki ile çeşitli ittifaklar yapan ve yasal parti statüsündeki partiler
oldukları doğrudur. Ancak bu yol arkadaşlığı Ermenilerin
muhtariyet istedikleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1. Dünya
Savaşına girme kararı aldığı günlerde maalesef sona ermiş ve
Ermeniler belki saf değiştirmiş, belki de maskelerini
çıkarmışlardır. İşte tutuklanmalar, --hatta biraz gecikmeli
olarak-- bugünlerde gerçekleşmiştir.
![]() |
Vahan Pastermadjian |
Sanat ve edebiyat cephesinden kişilere gelince
ilgilenenler, 2009 yılı 24 Nisan günü düzenlenen bir anma toplantısı vesilesi ile Bianet web sitesinde tanıtılan aşağıda adları yer alan kişilerin özgeçmişlerini inceleyerek bu
kişilerin masumiyeti konusunda kendileri belki bir hükme varabilirler:
Prof. Dr. Hikmet
Özdemir5'in
belirttiği üzere Kafkasya Cephesi’nde can veren 163 Osmanlı
sağlık subayından 124’ü Müslümanken, 19’unun Rum, 17’sinin
Ermeni ve 3’ünün Musevi kökenli olduğu düşünülecek olursa;
eğer bir doktora cepheye götürülecek kadar güveniliyor, diğeri
tutuklanıyorsa bunun bir nedeni olsa gerektir. Kaldı ki savaş dönemlerinde yeraltında ülküleri için kavga veren kişiler günlük uğraşlarında bu yönlerini hissettirmezler. Bu nedenle de söz konusu 2345 kişiden kimlerin düşmanla işbirliği ve ihanet içinde olduğu, eğer varsa, kaçının bir yanlışlığa kurban gittiğini kestirmeye kalkışmak spekülasyondan öte anlam taşımaz ve bu tutuklamalar bir soykırım niyetini kanıtlamaz.
Prof. Dr. Yusuf Sarınay6 24 Nisan 1915'te Ne Oldu : Ermeni Sevk ve İskanının Perde Arkası adlı kitabında 24 Nisan günü tutuklananların listelerini örgütsel bağlantıları ve haklarında bilgilerle birlikte vermiştir. Aralarında Bulgaristan, Romanya tabiyetinde olup ülkelerine gönderilenler, af olunanlar vardır. Krikor Zohrab'ı Diyarbakır'a götürürken öldüren iki kişi ise idamla cezalandırılmıştır. Osmanlı Devleti gösterdiği özenden o kadar emindir ki Şubat 1919'da, savaşta taraf olmayan İspanya, Danimarka, Hollanda ve İsveç'e bir soruşturma komisyonu kurulması isteği ile ikişer hukukçu göndermeleri için nota vermiştir. Ancak İngiltere'nin müdahalesi sonucu söz konusu ülkeler bu isteği reddetmişlerdir (s.259).
Prof. Dr. Yusuf Sarınay6 24 Nisan 1915'te Ne Oldu : Ermeni Sevk ve İskanının Perde Arkası adlı kitabında 24 Nisan günü tutuklananların listelerini örgütsel bağlantıları ve haklarında bilgilerle birlikte vermiştir. Aralarında Bulgaristan, Romanya tabiyetinde olup ülkelerine gönderilenler, af olunanlar vardır. Krikor Zohrab'ı Diyarbakır'a götürürken öldüren iki kişi ise idamla cezalandırılmıştır. Osmanlı Devleti gösterdiği özenden o kadar emindir ki Şubat 1919'da, savaşta taraf olmayan İspanya, Danimarka, Hollanda ve İsveç'e bir soruşturma komisyonu kurulması isteği ile ikişer hukukçu göndermeleri için nota vermiştir. Ancak İngiltere'nin müdahalesi sonucu söz konusu ülkeler bu isteği reddetmişlerdir (s.259).
![]() |
Woodrow Wilson |
İskan ve Sevk Kanunu'nun çıkarıldığı 27 Mayıs tarihi değil de, daha öncesinde liderlerin tutuklandığı 24 Nisan gününün anma günü olarak seçilmesi, aslında ardından ağıt yakılanın iddia edilenden az olan yitirilen insanlardan çok, Doğu Anadolu'dan Müslümanları süpürerek orada bir devlet kurma hayallerinin yıkılması gibi görünüyor. Prof. Dr. Servet Mutlu7 1897 ve 1914 sayım sonuçları ile 1912 Patrikhane sayılarını inceleyip normalleştirme çalışması yürütmüştür. Ermenilerin Büyük Ermenistan veya Batı Ermenistan dedikleri Doğu Anadolu aşağı yukarı o dönemde Altı Eyalet = Vilayet-i Sitte diye anılan bölgeyi kapsar. Mutlu'nun çalışmasına göre Ermeni nüfusun en yoğun olduğu söz konusu altı ilde oranları yüzde 18,35'dir. Patrikhane ise yüzde 38 olduğu iddiasındadır. Mutlu'nun hesaplamalarına göre toplam nüfus 3.8 milyon, patrikhane sayıları esas alınırsa Ermeni nüfusu 1 milyon olduğuna göre yüzde 25'lik bir oran olduğunu düşünmek daha makul görünüyor. Özetle burada toplam nüfusun dörtte birini, hatta muhtemelen daha zını oluşturan bir kesimin anavatanları addedikleri için aynı topraklarda neredeyse bin yıldır yaşamakta olan diğer dörtte üçlük kesimi doğdukları yerlerden, yurtlarından edip bölgeyi kendi ülkeleri haline getirmeyi istemeleri ve bunu gerçekleştirmek için harekete geçtiklerinde karşı tarafın kendini koruma amaçlı aldığı tedbirler nedeniyle ve yaşanan mücadelede yaşamını yitirenleri soykırıma uğramış gibi göstermeleri, karşı taraf bunu kabul etmeyince de onları inkarcı ilan edip dünya kamuoyu önünde küçük düşürerek haklarında nefret söylemi yaymaları kabul edilebilir bir durum mudur? Batı dünyasının savaşta karşı cephelerde yer alması ve psikolojik savaş kapsamında yapılan yanlış bilgilendirmelerin batı insanı tarafından gerçek sanılması, soykırıma uğradığını iddia eden halkla aynı dini paylaşıyor olmaları bir yalanın gerçek diye kabulünü mazur gösterebilir mi? Bu yanlışın düzeltilmesi vakti çoktan gelmiş, geçmiştir. Türk halkını ve Türkiye'yi inkarcılıkla itham ederek nefret söylemi yaymak bir insanlık suçudur ve durdurulmalıdır.
Kaynaklar
1) Mao Tse-tung. Collected Writings of Chairman Mao: On Policy, Practice and Contradiction. p.168.
2) The Good, Bad and Ugly Armenians of the Ottoman Empire.nbsp;http://www.tallarmeniantale.com/good-bad-ugly-armenians.htm
3) Nalbandian, Louise. "The Hunchakian Revolutionary Party 1887-1896". http://www.hunchak.org.au/aboutus/historical_nalbandian.html
4) Kachaznuni, Hovhannes.Dashnaktsutiun Has Nothing To Do Anymore. >http://www.turkishpac.org/pdfs/KachaznuniEnglish.pdf
5) Özdemir, Hikmet. 1915 Tartışmalarında Gözden Kaçırılanlar. Ankara: SAREM, 2007.
6) Sarınay, Yusuf. 24 Nisan 1915'te Ne Oldu : Ermeni Sevk ve İskanının Perde Arkası. İstanbul : İdeal Kültür & Yayıncılık, 2012.
7) Mutlu, Servet.“Late Ottoman Population And Its Ethnic Distribution,”Nüfusbilim Dergisi \ Turkish Journal of Population Studies, 2003, 25, 3-38 3. (Accessed: 22.04.2012)
8) Ermeni sorununu anlamak – Uluç GÜRKAN," Ceride-i Mülkiye. http://cerideimulkiye.com/?p=15109.
EK Kaynaklar
1) "Armenia and the Armenians," The Presbyterian, Dec.22, 1893, Dec.29, 1893, Jan 05, 1894. (Çevirisinin özeti Gülbadi Alan'ın aşağıda künyesi verilen kitabında mevcuttur)
2) BOA. 289/90. (Yukarıda künyesi verilen 3 bölüm halinde yayınlanan makalenin çevirisi)
3) Alan, Gülbadi. Amerikan Board'ın Merzifon'daki Faaliyetleri ve Anadolu Koleji. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2008.
4) Knadjian, H. M. The Eternal Struggle. http://www.archive.org/stream/eternalstrugglew00knadiala/eternalstrugglew00knadiala_djvu.txt
Selma Aslan'a ait Ermeni Soykırımı : Gerçek mi, Yersiz İddia mı? blogu yazılarından ticari olmayan amaçlar için içeriği değiştirilmeden kaynak gösterilerek adil kullanım ölçüsünde yararlanılabilir. (Creative Commons Attribution-Gayriticari-NoDerivs 3.0 Unported License)
Comments
Post a Comment